İnsan yaşamında zorlandığı problemleriyle başa çıkamadığı dönemlerde davranış ve duygularında benliğini koruyacak tutum ve yaklaşımlar sergiler. Bu durum benliği algıladığı tehlikeden koruyan yaklaşım olarak değerlendirilir. Kişinin zorlandığı durumlar karşısında sergilediği savunma mekanizmaları aşağıda sunulmuştur.Savunma düzenleri (Defence mechanisms): Benliği kaygıdan kurtaran, geliştiren, olgunlaştıran, gerçekle bağlantısını ve gerçeğe uyumunu sağlayan ruhsal işlevlerin tümü olarak tanımlanabilir. Benliğin savunma düzenleri çatışmanın yarattığı kaygıya karşı kulllanılan ruhsal işlevler olup, genellikle bilinç dışı süreçlerdir. Birey çoğunlukla, kullandığı savunma düzeninin bilincinde değildir. Savunma düzenlerini ayrı ayrı sınıflandırmak kuramsaldır. Bunların arasında sınırlar kesin ve keskin değildir. Savunma düzenlerinin önemli bir bölümü insanların günlük davranışlarında görülür. Ancak, bunlardan bir kaçı etkinlik ve üstünlük kazanırsa bireyin gerçekle bağlantısını ve uyumunu bozar. Böylece savunma düzenlerinin önemli bir bölümü türlü hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasında rol oynar. Savunma düzenleri genel olarak benliğin karşılaştığı tehlikeyle başetme, savaşma ya da tehlikeden kaçıp kurtulma biçiminde işler. Bastırma (Repression, Refoulement): Benliğin ilk tanınan ve tanımlanan savunma düzenidir. İlk kez, Freud tarafından ortaya atılmış zamanla bütün öteki savunma düzenlerinin temelini oluşturmuştur. Korku ve suçluluk gibi kaygı yaratan durumların bilinç alanı dışına itilmesi ve bastırılmasıdır. Bilinç alanı dışında bulunan bu tür duygular konuşma sırasında, düşlerde ya da davranışlarda değişik biçimde ortaya çıkabilir. Bastırma düzeni kaygı yaratan durumların bellekten silinmesi değil, bilinç alanı dışında tutulma çabasıdır. Bastırılan duygular, düşünceler, değişmeden kalır, varlıklarını korur ve kendilerine çıkış yolu, eyleme geçmek için fırsat ararlar. Unutma, isteksizlik, durgunluk, dalgınlık, kimi kez bilinç alanına kadar yaklaşan kaygıdan kurtulmak için kişiliğin denetimi ve engellenmesi sonucu oluşan güncel yakınmalar ve belirtilerdir. İnsanı, söylediği ya da yaptığı zaman pişman olacağı kaygı duyacağı bir davranıştan korur. Yüceltme (Sublimation): İlkel nitelikte eğilim ve isteklerden doğan çatışma ve kaygıların toplumsal nitelik kazanması, yararlı etkinliklere dönüştürülmesidir. Yüceltmede, güdülerden kaynaklanan eğilime ket vurulmuş, güdünün amacına ulaşması engellenmiştir. Güdü kendi amacı dışında bir nesneye yöneltilmiştir. Özgecilik (Diğerkâmlık) (Alturism): Ben tutkusunun ve bencilliğin bastırılarak, ilgi, sevgi ve saygının başkalarına yönelmesidir. Bu tür işleyen savunma düzenlemesinde kişi sürekli olarak başkalarının sorunlarıyla ilgilenir. Onlara çözüm bulmaya çalışır. Böylece, kaygıdan kurtulma yollarını arar. Özgeciciliğin sınır ve düzeyi, kişinin bilgi ve kültür düzeyine göre değişir. Kimsesiz bir çocuğa, komşusuna yardım eden insanla, insanlara yardımcı olmak için çalışan hekim, bilimadamı ya da insanları aydınlatmak için çabalayan yazar romancı da özgecidir. Sezinleme (Tahmin) (Anticipation): İnsanın kişiliğini, güçlerini, yeteneklerini ve gerçekleri iyi biçimde değerlendirmesi, geleceğe yönelik doğru çıkarımlar ve düzenlemeler yaparak karşılaşılması olası iç çatışmalardan, bunların yaratacağı kaygılardan uzak kalabilmesidir. Belirli alanlarda kendisini yetersiz, beceriksiz, aşağı gören insan, o alanla ilgili uğraşılardan uzak kalarak kendisine verdiği değer ve saygınlıkla, beceriksizliğin yarattığı aşağılık duygusu arasındaki çatışmadan doğan kaygıdan kurtulabilir. Ya da yetersiz ve beceriksiz olduğu alanda kendisini geliştirme ve yetiştirme çabasına girişerek kaygıdan uzak kalır. Şakaya Vurma (Mizah) (Humor): Kişide kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerin cidiye alınmamasıdır. Bir insan bir konudaki yetersizliği ya da beceriksizliği nedeniyle çevrenin kendisini küçük göreceğinden çekinip bir girişimde bulunamaz ya da davranış yapamazsa, çevreden beklediği eleştirileri şakaya vurup kendi kendine yönelterek kaygıdan kurtulabilir. İstediği davranışı gerçekleştirebilir. Çilecilik (Ascetisism): Bilinçli bir biçimde boyun eğme düzenini kullanarak haz veren kişilerden, nesnelerden, olaylardan uzak kalabilmek için çaba harcamak, bunlara dinsel, mistik savunmalarla karşı koyabilmektir. Böylece, çatışma ve kaygı uyandıracak olan türlü ilişkilerin kurulmasından kaçınılır. Ancak bu tür biryaşam tekdüze sürüp gider. Bağlanılan düşünce ve amaç yeterli doyumu sağlayamazsa, ruhsal sorunlar ortaya çıkar. Dengeleme (Yerini Doldurma) (Telafi) (Compensation): Kişinin doyurulamayan, engellenen dilek, istek ve amaçları yerine başkalarını koymasıdır. Derslerinde başarısız olan bir öğrencinin spor yaparak saygınlık kazanması, işinde başarısız olan bir kişinin dernek işleri çok iyi ve yararlı biçimde yürütmesi, bu savunma düzeninin sağlıklı sonuçlarıdır. Bu savunma düzeni, bedensel eksiklik ve sakatlık durumlarından kaynaklanan aşağılık duygusunun karşılanmasında da önemli rol oynar. Bedensel eksiklik, sakatlık ve çirkinliklerin doğurduğu kaygıdan kurtulmak için harcanan çaba, kişinin yaratıcılığına ve kendisini gerçekleştirmesine olumlu katkılar yapar. Buraya kadar anlatılan savunma düzenleri genellikle bir yandan bireyin ruh sağlığını bir yandan, topluma uyumunu bozmadan kullanabildiği düzeneklerdir.Saplantı (Fixation): Çocukluk yaşantısında iz bırakmış bir dönemle ilgili, kişiye, nesneye, duruma bağlı kalmaktır. Saplantı sonucu çocukluk dönemine özgü duygu, düşünce ve davranışlar ortaya çıkar. Kimi insanda saplantı nesnesi değişmeden kalır. Kimi insanda, bunun yerine başkaları geçer. Saplantılar ve gerilemeler güdülerin doyumuna bağlıdır. Çocukluk ve gençlik çağında güdünün doyum biçimi kişinin kaygısını giderir. Gerileme (Regression): Davranışların çocukluk ve gençlikteki duygusal gelişme dönemlerine geri dönmesidir. Gerçeklerden kaçmak, kaygı ve gerilimden kurutulmak için birey çok eskilerde kalmış çocukluk yaşlarının tutum ve davranışlarını benimseyerek, o yılların dirlik düzenlik içinde olan, aileden ve çevreden destek bulan, anlayış gören dönemini yeniden yaşamak ister. Bilinç alanı türlü korkular, endişeler, gerçekdışı düşüncelerle dolar. Günlük yaşamın gerçekleriyle başa çıkamayan, bunların yarattığı kaygıyı başarılı biçimde çözemeyen kişi, ruhsal bir yakınma ya da bozukluğa sığınarak kendisini savunur. Ancak bu savunma biçimi sağlıklı değildir. Kimi kez gelip geçici gerilemeler günlük yaşamda da ortaya çıkar. Yabancı birinin yanında heyecanlanmak, düşündüğünü söylememek, kekelemek, aşırı el kol hareketleri yapmak, küçük bir engel karşısında bağırıp çağırmak, çevreden anlayış ve destek beklemek, aşırı duyguların ya da çoşku belirtileri çocukluk dönemi saplantılarına geri dönüştür. Düşlem (Hayal Kurma) (Day Dream): Gerçeklere uymayan ya da günlük yaşamda doyum olanağı bulunamayan isteklere, beklentilere, amaçlara imgeleme ve düş yoluyla doyum aramaktır. Çocukluk ve gençlik çağında sık işleyen bir düzendir. Yaratıcılığı artırır. Duygu ve düşüncelere gelişme ve yüceltme olanağı kazandırır. Ancak, gerçekle düş arasındaki sınır iyi ayrılamazsa, çatışma ve kaygılar çözümü güç boyutlara ulaşır. Boyun Eğmek (Submission): Çatışma ve kaygıdan kurtulmak için başkalarından gelen etkileri kolayca kabul ederek bunlara tartışmasız uyum göstermektir. Çocukluk ve gençlik çağında, bir sınır içinde, kişilik gelişmesine olumlu katkısı olan bu düzenin bütün yaşam boyu sürmesi kişilik gelişmesini engeller. Dışa Yansıtma (Projection): İnsanın kendisinde görmek istemediği eksik, yersiz davranışları, beğenmediği duygu, düşünce, istek ve amaçları başkalarına ya da çevresine yüklemesidir. İki tür davranış söz konusudur. Birinde, kişi beceriksizliğinin, yetersizliğinin, başarısızlığının nedenlerini başkalarında arar. Okulda başarısız olan genç bu durumundan ana babasını, öğretmenini sorumlu görür. İkinci yansıtma biçiminde, kişi kendisinin olumsuz, çirkin hatalı istek ve tutumlarını başkalarına yakıştırır. Kimi kez dışa yansıtma düzeni, iki kişi arasında karşılıklı olarak işler. İki taraf da bütün çirkin ve kötü gördükleri yanlarını birbirlerine yansıtırlar. Belli sınırlar içinde, kişiliği kaygıdan koruyan, kişinin gelişmesinde olumlu katkıları olan bu düzenleme aşırı ve sürekli olursa, kişinin kendisini doğru tanıyıp değerlendirmesini bozar. Ket Vurma (Inhibition): Uyaranların varolmasına karşın, çatışma ve kaygıdan kurtulmak için bir davranışın başlamasını ya da başlayan bir davranışın sürdürülmesini engellemektir. İnsan ket vurmayı bilinçi ve bilinçsiz yapar. Bilinçli yapılan ket vurmaları, bilinçdışı işlev yapan bir alışkanlık ve davranış biçimi durumuna da dönüşebilir. Utangaçlık (Bashfulness): Gerçeklerden kaçmak çevreyle ilişki kurmamak için, sıkılma, az konuşma biçiminde oluşan bir savunma düzenidir. Çocuklarda ve gençlerde sık görülür. Güvensizlik sonucu ortaya çıkar. Cinselleştirme (Sexualization): Her konuda cinsel simgelere başvurulmasıdır. Her tür ilişkiye cinsellik yakıştırarak duygusal gelişmenin ilkel dönemlerine geri dönüp gerçeklerden kaçılır. Tutulma, Duygu Yalıtımı (Isolation): Bu tür düzenler sonucu uzun süre duygusal ilişki ve bağlantılar engellenerek çevreyle uyum bozulur. Akla Uydurma (Rationalization): Duygusal ve coşkusal kaynaklı düşünceye inanan kendisine ya da başkalarına karşı inandırıcı nedenler bulmasıdır. Yeteneksizliği yüzünden uyumsuz ve başarısız olan insan, bütün çabasını kullanarak kendisini haklı gösterecek neden ve etkenler arar. Başarısız öğrenci, eğitim düzenini; alkol bağımlısı, insanların anlayışışsızlığını; golü kaçıran oyuncu sahanın kötülüğünü ileri sürer. Çocuğuna kötü davranın, ona dayak atan baba, kendi babasının da böyle yaptığını söyleyip davranışını yararlı bulur. Kimi kez gerçeklerin verdiği kaygıdan, yalın ve yüzeyel mantık oyunlarıyla kaçılır. Gerçekleri Çarptırma (Distortion): Kaygı yaratıcı ya da rahatsız edici bir gerçek karşısında onu olduğu gibi değil de, olmasını istendiği biçimde görüp kabullenmektir. Halk arasında bazen “kendine yontmak” deyimiyle anlatılan durumda kişi, gerçeğin kendisine yararlı ya da çıkarına olan yanını görür. Yön Değiştirme (Displacement): Kişinin iç çatışmadan ve kaygıdan kurtulmak için bir nesneden, kişiden, durumdan başka bir nesneye, kişiye, duruma kaymasıdır. Kötüleme (Blaming): Elde edilemeyen, erişilemeyen, ulaşılamayan kişilerin, nesnelerin, amaçların kötülenerek kaygıdan kurtulma yoludur. Başarısız öğrenci okulu, sevdiği kızla evlenemeyen genç, kızı ya da ailesini kötüler, “Kedinin ulaşamadığı ciğere mundar demesi” gibi… Karşı Saldırı (Counteract): Bir eleştiri ya da kınama karşısında duyulan kaygıdan kurtulmak için, bunların doğru olup olmadığını düşünmeden, eleştiriyi yapanın kişiliğine saldırmaktır. Bu davranış biçimi, eleştiriyi yapan kişiyi savunucu duruma getirir. Dışlaştırma (Acting Out): Bilinç alanına gelen duygu, düşünce ve isteklerin hiçbir denetimden geçmeden ortaya konulması ve gerçekleşmesine çalışılmasıdır. Yakınlarına karşı olumsuz duygu ve düşünceleri olan birinin bunları onların yüzüne söylemesi, bu davranışı yüzünden doğacak kırgınlık ve tepkileri göze almasıdır. Birçok kişi kendilerini engelleyen, kaygı yaratan kişilere, nesnelere, durumlara karşı devamlı söver. Bu durum onlara bir süre rahatlık verir, ancak sık sık çatışmalara yol açar. Gerçeklerden Kaçma (Avoidance): Çevreye uyumsuzluğun doğurduğu kaygıdan kurtulmak için gerçekleri kabul etmemek, onlardan uzak kalmak çabasıdır. Bu durumda, insan karşısına çıkan engeli aşmak için çalışacağına bütün çabasını ondan uzak kalmak için kullanır. Kişi bir düş dünyası içinde yaşamaya başlar, istek ve beklentilerine gerçeklerden doyum arama yerine, kendisine kolay gelen imgeleme ve düşlerden doyum bulmaya çalışır. Denetleme (Controlling): İç çatışmalardan kurtulmak, kaygı düzeyini azaltmak için davranışlara aşırı ve gereksiz özen gösterilmesidir. Ufak bir hata yapmak endişesi ve korkusu yüzünden davranışların bir çoğu engellenir ya da aşırı denetim yüzünden rahat yapılamaz. Türlü korkular ve takınaklı düşüncelerle davranışlar üzerinde sürekli bir denetim sağlanır. Yadsıma (İnkâr) (Denial): Erişilemeyen ya da ilişki kurulamayan kişilerin, nesnelerin, çevrelerin varlığını kabul etmemek, bunlardan haberdar değilmiş gibi davranmaktır. Kimi kez kınanmaktan ve eleştirilmekten çekinildiğinden, suçluluk duygusu ve cezadan korkulduğundan, kimi duygu ve düşünceler yok sayılır. Tepki Oluşturma (Reaction-Formation): Gerçek duygu düşünce ve beklentilerin tam karşıtlarını benimseyip göstermektir. Gerçekte kaygılı sıkıntılı, mutsuz olan bir insanın neşeli, şakacı mutlu görünmesi böyle bir düzenle oluşur. Simgeleştirme (Symbolizition): Baskı altında bulunan duygu ve düşüncelerin biçim değiştirerek bilinç alanına girmesidir. Düşlem ve rüyalarda işlerliği olan bu düzen, ruh hastalıklarında algı ve düşünce bozukluklarının ortaya çıkmasına yol açar. Karşıtlar Birliği (Ambivalence): Aynı kişiye ya da nesneye, aynı anda sevgi, nefret gibi karşıt duygular beslenmesi; çekingen-saldırgan davranılması, iyi- kötü, güzel-çirkin, doğru-hatalı biçimde düşünülmesidir. “Ben babamı çok severim, bir an önce ölsede kurtulsam” cümlesi karşıt duygu ve düşüncelere bir örnektir. Duygu Dönüşümü (Conversion): Ruhsal çatışma sonucu bastırılmış duygu ve düşüncelerin simgesel olarak bedensel belirti ve yakınmalarla dışırıya yansıtılmasıdır. Çekindiği, korktuğu için istediği yere gidemeyen, bu durumu kişiliğiyle bağdaştırmayan bir kimsede yürümenin bozulması. Sevip saydığı birine kızan, kötü söz söylemek, sövüp saymak isteyen ancak bunu yapmaktan savunma çekinen ve korkan birinde konuşmanın bozulması ya da konuşamamak, bu düzeni sonucu ortaya çıkan belirtiler arasındadır. Hastalık Hastası (Hypocondria): Benlik tarafından kubul edilemeyen olumlu doyumlu yolu bulamayan dürtülerin bedene yönelerek sürekli yakınmalara yol açmasıdır. Çevreden ilgi ve sevgi görmediği kanısında olan kişi devamlı yakınmalarıyla bu ilgiyi sağlamaya çalışır. Bedenleştirme (Somatization): Aynı türden bir savunma düzenidir. Kimi kez yakınmalar, belirli bir amaca erişmek için oluşan bedensel belirtilerle dışa yansıtılır. Bölünme (Dissociation): Duygusal ve coşkusal baskıların yarattağı kaygı ve endişeden kurtulmak için kendi aralarında birlik oluşturan etkinliklerin ayrı ayrı davranış biçimleri olarak ortaya çıkmasıdır. Bir sınırdan sonra bölünme ruhsal bozuklukların temel belirtisi durumuna girer. Duygu, düşünce davranış arasında bağlantı kalmaz. Sevgi öfkeyle anlatılır. Mutululuk ağlayıp dövünerek ortaya konur. Yap Boz (Undoing): Kişinin yaptığı ya da yapmayı tasarladığı kötü, olumsuz bir eylemi ortadan kaldırmak amacıyla bir dizi davranışta bulunmasıdır. Bu davranışlar obsesif-kompulsif kişilikte ve nevrozlarda görülür.
Bahattin GÖKTAN
Uzman Psikolog